Memleketi Kurtarma Dürtümüz Nereden Geliyor?

Doç. Dr. Mutlu Vural 

Gelişmiş ülkelerde herkes kendi işine bakıyor. Biz de durum böyle mi? Çoğumuz alanımız olmadığı halde, gündemi takip ediyoruz.Köy kahvehanesinde bile durum böyle. Orada da memleketi kurtarmaya çalışıyoruz. Bunun bir analizini yapmak istedim. Bu bir memleket endişesi mi? Devlete olan güvensizlik mi? Sadece alışkanlık mı? Kendimi sorguluyorum. Köyde doğdum, kırsal ve şehir hayatını hâlâ birlikte yürütüyorum. Köy kahvehanesinde çay içiyorum, sıkma yapan kadınlarla sohbet ediyorum.  Boğaziçi'nde lüks bir lokantada ünlülerle  yemek yiyorum. Ancak memleketi takip etme ve kurtarma dürtüsünden kendimi alamıyorum. Oysa zamanımı tıp araştırmalarını okumak, yeni gelişmeleri incelemek ve tıp alanında proje yapmaya ayırmalıyım. Tabi hobileri ihmal etmeden. Ama bir kısım zamanımız güncel olaylar tarafından çalınıyor. Birkaç aydır yoğun olmak üzere yıllardır haberleri takip ediyorum. Memleket üzerine bir çok insandan biraz daha fazla kafa yoruyorum. Memleket kurumsallaşmış olsa, tüm kurumlar liyakat ile yönetilse yine de bunu yapar mıydım? İşte güçlü Türkiyenin  böyle yakalanacağına inanıyorum. Asker işini iyi yapacak, vatandaş işini yapacak, siyasetçi ve siyaset kurumları işini iyi yapacak. Herkes başka konularla ilgilenme dürtüsünden zamanla kurtulacak. Umarım ben hayattayken böyle bir Türkiye'ye ulaşırız.

Düşük tuz diyeti her hipertansiyon hastasında yararlı mı?

Son çalışma yüksek kan basıncı olan sadece bazı kişilerde tuzu azaltmayı öneriyor.
Tarih: 21 Mayıs 2016
Kaynak: McMaster Üniversitesi
Özet: Dünya çapında büyük bir çalışmaya göre popüler düşüncenin aksine, düşük tuz diyeti yararlı olmayabilir ve aslında ortalama tuz tüketimi ile karşılaştırıldığında kalp damar hastalık ve ölüm riskini artırabilir. Çalışmada diyetlerine tuz azaltılması konusunda endişeye gerek olan insanların sadece  hipertansiyon ( yüksek tansiyon)  ve yüksek tuz tüketimi olanlar olduğunu göstermektedir.
(Science Daily)

Kimler soykırım yaptı?

Doç. Dr. Mutlu Vural 

Soykırım yaptık mı? Soykırıma tabi tutulduk mu? İşte rakamlarla bazı olaylar. Kararı siz verin.
Türklerin Balkanlardan geri çekilmesi: 2 milyon kayıp
Kafkas Göçü: 150.000 kayıp (Rus Baskısı)
Almanya: 5 milyon Musevi milyonlarca diğer insanların ölümü
ABD: yerli halk %1
Avustralya : yerli halk <10%
Yeni Zelanda : yerli halk <10%
Kırım: yerli halk <10%
Güney Amerika: yerli halk <10-30 %
Keşke eskisi gibi çok uluslu ve cok kültürlü olsaydık. Ama olmadı Osmanlı dağıldı. Osmanlı Coğrafyasından devam eden bir sürü ülke var. Onlarla aramıza girenler ve nifak tohumu ekenler utansın. Ermenilerin bir kısmı baş kaldırdı. Ruslarla işbirliği yaparak işgalciler oldular. Ruslar çekilirken Ermeni komitesi tarafından kaçırılan, bir daha haber alınamayan dedesinin bari cesedini verselerdi ve mezarını görseydim diyen Türk torunlar var (video). Bundan sonra Osmanlı Ermenileri göçe zorladı. Göç sırasında ölür diye çocuklarının yaşaması için Türk ailelere çocuklarını bırakan Ermeniler var. Gitmek yerine Türklesen Ermeniler var. Yolda ölen ve öldürülen Ermeniler var. Bunların sebebi Ruslar ve diğer emperyalist güçlerdir. Ben bunun için üzgünüm. Bu oyunlara kanarak kardeşken birbirimize düşman olarak baktığımız ve zarar verdiğimiz için... Bunlar da geçer. Çok çalışmalı ve güçlü bir ülke olmalıyız.
https://m.youtube.com/watch?v=JDsJfxaatbo&feature=youtu.be

Tarihe Saplanmadan Geleceğe Odaklanmalıyız

Doç. Dr. Mutlu Vural 

Sosyal medyada 670-740 yılları arasında Türklerin zorla müslüman edildiği; Arapların Talhan ve Cucan'daki Türk  katliamlarının anlatıldığı (Arap Düşmanlığı) yada tek kişilik Bizans sempatisi (Türk Düşmanlığı) yada İstanbul'u aldık geri vermeyiz şeklinde  (hayali dış güçler düşmanlığı) şeklinde tarihe saplanan ve popülist açıklamaları üzülerek takip ediyorum. Tabi ki tarihi bilmeliyiz ama bunun bugünü ve geleceği etkilemesine izin vermemek gerekiyor.  Tarihten ders almak ona saplanıp kalmak değildir. Elbette önce kendi içimizde barışık, adil, bir ve diri olmalıyız. Sınırları aşmak için önce kendimizi aşmaliyiz.  İçerde ve dışarda güçlü ve caydırıcı olmalıyız. Ancak; bir elin altında aslan varken diğerinde ceylan olmalı. Bu sayede kitleler etrafınızda toplanır ve daha büyük bir güç olabiliriz. Az söz ve çok çalışmak gerekiyor.

Fetih'in 563. Yılında Almamız Gereken Dersler

Fetih'in 563. Yılında Almamız Gereken Dersler var. Sultan Fatih'i Tanımak Biz Torunlarının Silkinerek Nasıl Bölgesel Güç Olabileceğimizin İp Uçlarını Veriyor.
Osmanlı Tarihinde ilk kez para üzerine imparator Fatih'in resmi basıldı (paylaşılan resim).
Rum Patrikhanesi fetih sonrası kapatılmadı. Buna ilaveten onun emriyle  Ermeni ve Musevi dini merkezleri kuruldu.
Galatadan kaçan gayrimüslim tüccarları geri çağırdı.  Bunların sonucunda İstanbul çok kültürlü bir Dünya Ticaret Merkezi oldu.
İşte Sultan Fatih'in Eğitimi: Cihan imparatoru olmanın ip uçlarını veriyor.
Fatih Sultan Mehmet çocukluğundan itibaren yoğun bir İslami ve ilmi eğitim aldı. Kendisinden önceki altı padişah gibi o da askeri hususlarda bilgi ve tekniğe sahipti. Fatih Sultan Mehmet, birçok tarihçi tarafından bir Rönesans hükümdarı olarak tanımlanmaktadır. Fatih, İtalya ve İtalyan kültürünü tanıyan nadir bir doğu hükümdarıydı. Sultan Mehmed'in yanında bulundurduğu Rum tarihçi Kritvulos, onun kendi anadili olan Osmanlı Türkçesi dışında Arapça, Farsça, İbranice, Keldanice, Slavca, İtalyanca, Yunanca ve Latince bildiğini ifade etmektedir. Fatih'in özellikle İstanbul'un fethinden sonra zengin bir kütüphanesi vardı ve binlerce ciltlik kitaba sahipti. Antik tarihe meraklı olan padişah, Pulutarque'ninGeographia isimli eserini Yunanca'dan Türkçeye çevirerek coğrafi bilimlere olan ilgisini göstermiştir. Fatih'in sarayında Yunanca ve İtalyanca bilen iki katip bulunuyor ve padişaha eskiçağ tarihiyle ilgili bilgiler veriyordu. Mitolojiyle ilgilenen Fatih,Homeros'un meşhur İlyada Destanı'nın kopyasını hazırlatmıştı. Fatih'in yanında bulunan İtalyan nedimesi ona Antik Yunanistan'daki düşünürlerin ve Romalı tarihçilerin eserlerini okutmuştu. Fatih papaların, imparatorların, Fransa krallarının, Büyük İskender'in Lombardların vekayinamelerini okumuştu. Bizanslı aydın Gregorios Phrantezes, Fatih'in Büyük İskender, Roma imparatoru Augustus, Bizans imparatoru Büyük Konstantin ve Theodosiosgibi şahsiyetlere karşı hayranlık beslediğini söyler. Ayrıca Fatih ateşli silahlara karşı yoğun ilgi göstermiş, tarihteki ilk havan topu olduğu bilinen şahinin çizimlerini bizzat kendisi yapmıştır. Divan edebiyatında Fatih Sultan Mehmet, Avni mahlasıyla şiirler yazmıştır. Yine padişah, huzurunda felsefi tartışmalar yaptırıyordu. Ali Kuşçu, Georgios Trapezuntios ve Hocazade gibi devrin büyük zekalarını korumuş, Hristiyan bilim adamları ve sanatkarları sarayına davet etmiş, onlara iltifat ve ikramlarda bulunmuştur. Fatih ayrıca İtalyan ressam Gentile Bellini'ye kendi hususi resmi olmak üzere çeşitli portreler ve heykeller yaptırmıştır. Hristiyanlığı yakından tanımak isteyen Fatih, İstanbul Ortodoks Kilisesine patrik olarak atadığı Gennadios ile Hristiyanlık akaidi üzerine müzakereye girişmiş ve bu müzakerenin yazılmasını istemişti. (Gennadios İtikadnamesi) Hatta bu durum Avrupa'da Fatih'in Hristiyanlığa meylettiği şeklinde yorumlanmış ve Papa II. Pius padişahı Hristiyanlığa davet eden bir mektup kaleme almıştı. Tarihçi İlber Ortaylıbu konuyla ilgili olarak Fatih'in şüphesiz itikadı olduğunu fakat sofu derecesinde koyu bir Müslüman olmadığını belirtmiştir.
Sonuç Olarak Bugün Bile O Siyasetten Çok Uzağız
Kaynak: Ansiklopedi ve Genel Kültür

Rum Vatandaşların Vatan Özlemi 'Yeni' Yeterli Değil

Yeni Mudanya; Yeni Foça, Yeni Marmara!
Bu ne diyeceksiniz? Bu bir vatan sevgisi, öz vatanından kopma, göç etme  ve vatanını yeniden inşa etmenin öyküsüdür. Küresel aktörlerin çıkar hesapları sonucu değişen havanın etkisiyle bir kaç asır bir arada yaşayan ve kader birliği yapan Osmanlı'dan Rum atalarımızdan Yunanistan'a göç edenlerin koyduğu bu isimler onların öz vatanına beslediği sevgiyi gösteriyor. Anadolu'da vatanım dediği ismin önüne Yunanistan'da 'yeni' koymuş. Yeni Mudanya, Yeni Foça vb. Yaşadıkları yerleri sevgilerini katarak cennete çevirmişler.

Öksürük Paradoksu

Kalp krizinde öksürüğü ilaç gibi gösteren medya Oya Aydoğan olayında öksürük ölümcül aort yırtılması yapabilir diye haberler yaptı. Ortaya çıkan öksürük paradoksu kafaları karıştırdı. Peki öksürük yararlı mı zararlı mı? 
Öncelikle Kalp Krizi geçirdiğini düşünen kişinin gerçekten kalp krizi geçirme oranı yüzde 25 civarında. Ülkemizde göğüs rahatsızlığı nedeniyle kalp krizi geçirdiğini düşünen ve acil servise başvuran hastaların %75'inde kalp krizi saptanmıyor. Yani kalp krizinin ilk tanısını ve hastane öncesinde ilk tedavisini insanımıza bırakırsak %75 gereksiz oranında ilk tedavi yapılacaktır. 
"Kalp krizi esnasında şunları  yapmak hayat kurtarıyor" diye bir şey söylemek doğru değildir. Öncelikle Kalp Krizi belirtilerini topluma iyi öğretmek gerekiyor. Daha önce Kalp krizi geçirmeyen bir kişide >5 dakikadır (geçirende >3 dakika) belirtiler varsa yada kalp krizi geçirdiğinizi düşünüyorsanız:

1. Derhal 112 yada tam teşekküllü özel ambulans aranmalıdır. Eğer kırsal kesimde yaşıyor ve ambulans  >30 dakikada ulaşacaksa ambulans ile yolda karşılaşacak şekilde normal aracın arka koltuğunda  bir şoför ve bir refakatçi eşliğinde yola çıkabilirsiniz. Kalp krizi geçirenlerin dörtte biri ilk saatlerde kalbi aniden durduğu için ölür. O nedenle erken davranmak, ambulans öncesinde yanınızda ilk yardım bilen refakatçi olması ve elektroşok bulunan tam teşekküllü ambulans ile hastaneye gitmek emniyetlidir.

2. Evde yalnızsanız 112 arandıktan sonra bulunduğunuz yerin kapısını aralayın (komşunun ziline basın). Böylece yardıma gelecek olan ilk yardımcı yada sağlık çalışanlarının işini kolaylaştırmış olursunuz. Dışarıda yalnızken başınıza böyle bir durum gelirse telefonla yakınlarınızı aratarak durumu haber verin.

4. Kanama eğilimi; ciddi kanama ve ülser yoksa; eğer ambulansın gelmesi ve hastaneye ulaşmak >30 dakika sürecekse aspirin çiğneyebilirsiniz. Ağızdan su dahil başka hiç bir şey almayın. 

5. Rahat ettiğiniz şekilde hareket etmeden ve kendinizi yormadan bekleyin. Tuvalete giderken bile yardım alın ve içerde asla yalnız kalmayın.
Peki öksürük faydalı mı? 
Öksürük doktorlar tarafından anjiyografi sırasında nabız ve tansiyon düşüklüğü geliştiğinde kısa vadeli toparlanma için sık kullanılır. Hastanın bir ritim takibi olmadan bu yöntemi kullanması makul değildir. Çünkü gereksiz yere kalbin yorulmasına ve kalp krizinin kötüleşmesine neden olabilir. Ancak kalp krizi belirtileri varken nabız sayısı ve dolgunluğunun azaldığını ve tansiyon düşüklüğü  anlayacak donanım ve bilinç varsa o kişi öksürük yöntemindem ambulans gelmeden kısa süreli toparlanma ve ambulans öncesinde zaman kazanmak için yararlanabilir. Ani kalp durmasında yeri yoktur. Çünkü kişi ancak 10 saniye bilinçli kalacaktır. Bu durumda 30 saniye içinde kalp masajı v.b. ilk yardım yöntemlerini uygulayarak ve OED cihazlarını kullanarak erken elektroşok yaparak hayat kurtarmak mümkündür. 
Aort yırtılmasının sebebi öksürük olamaz 
Oya Aydoğan olayında iddia farklı olsada öksürük aort yırtılmasının sebebi değil sonucu olabilir. Zaten yırtılmaya başlayan aortta az da olsa yırtığın ilerlemesine katkısı olabilir. 

Aortun Öksürükle Yırtılması Çok Olası Değil!

'Bana göre öksürük sebep değil sonuç'
Öncelikle Oya Aydoğan'a geçmiş olsun. Çok zor bir ameliyattan çıktı umarım iyileşir. 

Aortun yırtılma sebebi olarak "Öksürük mü hapşırık mı?" gibi tartışmalar oluyor. Ben farklı bir yorumda bulunacağım. Neredeyse herkes patates boğazına takılmış öksürüğe bağlı aort yırtılması olmuş diyor. Kimse aort yırtığına bağlı olarak -ki geniş aortlarda sıktır- aortun daha da genişleyerek yemek ve/veya soluk borusuna bası yaptığını düşünmüyor. Ben aortun kısa bir süre önce yırtıldığını, yutkunma ve solunum zorluğu ve öksürük ile aşikar olarak belirti verdiğini düşünüyorum. Öksürük beyin Baloncuk patlaması ve beyin kanaması yapabilir ama öksürükle aortun yırtılması pek olası görünmüyor. İnşallah Oya Hanım iyileşir ve ayağa kalkarsa kendisini muayene etmek isterim. Kendisine acil şifalar diliyorum. 
Tüm sanatçı camiası, ailesi ve sevenlerine geçmiş olsun.

ZOR VAKA BENİ BULUR

Bir hastayı acil baypas ameliyatından kurtarmanın ve anjiyografi ile narkoz ve dikişsiz damarını açmanın sevincini yaşadım.

Doç. Dr. Mutlu Vural

İşte O işlemin anjiyografi görüntüleri...Video Açılmadıysa tıklayın  https://facebook.com/story.php?story_fbid=989489651170271&id=341342335985009

Abbas Güçlü ile Genç Bakışın konuğu oldum

Çok önemli açıklamalarda bulundum. İzleyin lütfen 😊
https://www.kanald.com.tr/abbas-guclu-ile-genc-bakis/bolumler/10-02-2016-genc-bakis-doc-dr-mutlu-vural

En Zor Vaka: Sol Ana Şok Sendromunda Stent/balon İşlemi

Doç. Dr. Mutlu Vural

Ölüm riski neredeyse %100 olan bir vakayı kurtardım. Hastaya 1 ay önce başka bir operatör tarafından takılan stent tromboze oldu. Sol ana TIMI sıfır akımda ölüm neredeyse %100'dür. Hasta gözümün önünde kalp krizi geçirdi. Sadece  10 dakikada şoka girdi. İşlem sırasında 5 kez kalbi durdu ama hayata tutundu. Bir buçuk yıldır sağlıklı ve hayatta. Bu dönemde oğlunu evlendirdi. Şimdi kızımı evlendirip ölsem kam yemem diyor. Ne mutlu bana ve ekibime.
O görüntüler için buradan tıklayın lütfen https://www.youtube.com/watch?v=-limCG2lHHo

Roket Adam: Sol Ana Koronere balon/stent işlemi

Hasta artık yokuşta bile roket gibiyim dedi. Bu sözün üstüne daha ne denebilir? Sol Ana Koroner açılınca roket gibi fırlayor insan!

Zor İşler Beni Buluyor 😊

Zor işler beni buluyor ama üstesinden geliyorum.
Başka merkezde LAD ortasına takılan stentin %80 açılmaması yanında sol ana koroner çıkışında LAD ve HL osteal darlık ve RCA total olunca acil baypas ameliyatı denilen 48 yaşında erkek hastadan onam alarak dün başarılı balon ve stent işlemi yaparak onu baypas ameliyatı olmaktan kurtardım. Ekipteki arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Malzeme Yapar El Övünür

Malzeme yapar, el övünür 👌
2 Şubat 2016 Günün Zor Vakası:
Stent içi %100 darlık kılavuz telle geçildikten sonra balon kateter ilerlemeyince Asahi Corsair kateter ile tünel açtıktan sonra başarılı balon ve stent işlemi gerçekleştirdik. Bu tür tıkanıklıkları açmak tecrübe, sabır, zaman ve bol malzeme ister. Teknik malzeme desteği için anjiyografi ekibe teşekkürler.

Ayaklı Cankurtaran Mobil Sağlık Projesi Kamu Spotu

Ayaklı Cankurtaran Mobil Sağlık Projesi Lansmanı İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi'nde Yapıldı.

Hayatta Kal Derneği nin yetkili olduğu sosyal sorumluluk projesinin lansmanı 17 Şubatta Kemerburgaz Üniversitesi nde yapıldı. Ambulans öncesi temel yaşam desteği ve OED uygulaması hayatlar kurtaracaktır.

Her yıl 100.000 insanımız hastane dışında gelişen ani kalp durması sonucu ölmektedir. Ayaklı Cankurtaran Mobil Sağlık Yazılımı kullanıcı, gönüllü ve kayıtlı OED üzerinden çalışacak. Başta sadece ani kalp durmasında temel yaşam kurtarma zincirini güçlendirmek odaklı işleyecektir. Kullanıcılar ilk yardım konusunda yetersiz ve ani kalp durmasına tanık olan kişilerdir. Gönüllüler ilk yardım sertifikası bulunanlar yada sağlık çalışanlarından yazılıma kayıtlı olanlardır. Kayıtlı OED ler projenin bağışladığı yada başkalarının sisteme gönüllü kaydettirdiği otomatik kalp şok cihazlarıdır. Yazılım kullanıcıdan gelen acil tıbbi yardım çağrısına en yakın olan gönüllü ve OED nin olay yerine navigasyon ile yürüyerek yönlendirilmesini sağlayacaktır. Sistemin otomatik olarak önce 112 yi araması planlanmaktadır. Bu görüşme yapılırken geri planda gönüllülere ve kayıtlı OED sorumlularına konum bilgisi ulaştırılacaktır. Bu sayede altın dakikalarda ambulans olay yerine gelmeden bilinçli ilk yardım ve kalbe elektroşok yapılacaktır. Hayatta kalma oranını %1 den %60 a çıkarmak mümkündür. İstanbul Maratonu ve Sultanahmet te pilot çalışmasının ardından geniş tabanlı bir işbirliği yaparak projenin ülke genelinde yaygınlaştırılması planlanmaktadır. Projenin lansmanı 17 Şubatta Kermerburgaz Üniversitesinde Hayatta Kal Derneği tarafından gerçekleştirilen 2. Ani Kalp Durmasında Ölümlerin Önlenmesi Sempozyumunda yapılmıştır. Kullanıcı, gönüllü ve OED ön kayıtları www.ayaklicankurtaran.com üzerinden alınmaya başlanmıştır.